10 Ocak 2008 Perşembe

Ne yazsak?

saat 2'ye 20 var, lülü'yle ayaktayız ve 'ne yazsak' diye düşünüyoruz. bizim genç sağolsun; gözler faltaşı gibi ve ancak emzirerek susturabiliyoruz :)

bu gece 1 saat boyunca kendisiyle sohbet etme fırsatımız oldu; bolca dinledi, arada bir de karşılık vermeye çalıştı. ufak ufak sesler çıkarmaya başladı aslında, "e" veya "a" harflerini öğrendiğini söyleyebiliriz heralde.

akşam saatleriyse tek kelimeyle korkunçtu. "oluşma nedenini kimsenin bilmediği" kolik denen bir hastalığın sebep olduğunu sandığımız acı dolu haykırışlara dayanmak gerçekten güç ve sabır gerektiren bir şey. umuyorum ki, buzuki orhan'ın "kolik" isimli çalışması, rüzgar'ın (ve tabii ebeveynlerinin) biraz olsun rahatlamasını sağlayacaktır.

lülü diyor ki, "hafiften daldı galiba, yerine yatırsak mı?". garip bir tedirginlik aldı beni bu soruyu duyunca. ya uyanırsa? uyutmak için yine emzirecek değiliz heralde. gazını çıkarmak için evin içinde turlamak da çok cazip değil. ancak başka seçenek de yok; kızcağız kucağında mı sabahlasın?

tüm bunlar yakında geçecek, her şey rayına oturacak. en azından öyle umuyorum...

6 Ocak 2008 Pazar

rüzgar gibi geldi :)

böylesi büyük bir sürpriz yaparak dünyaya gelen biri için 'rüzgar'dan daha uygun bir isim düşünülebilir mi?

biz düşünemedik.

iyi de oldu; adı gibi, 'rüzgar' gibi eser umarım...