19 Eylül 2008 Cuma

Rüzgar Bey; son durum :)

Son yazının üstünden tam 5 ay geçmiş, farkında bile değiliz desem yeridir.

Havalar soğudu ya biraz, garip bir his geldi bugünlerde; aradan iki yıl geçtikten sonra Ezine ilk defa geliyor aklıma İstanbul'da. Havanın kararışı, ezanın okunuşu ve hatta ramazanın tümü bana askerlik günlerimi hatırlatıyor. Peki, neden geçen yıl bunları yaşamadım ben? Bir dakika, geçen yılı yaşadık mı biz?!

Tuhaf, ancak Rüzgar dünyaya geleli neredeyse 1 yıl olacak ve hani derler ya, "göz açıp kapayıncaya dek geçti" diye, gözümüzü kapamaya dahi fırsat bulamadık sanki, o derece... Eleman (ya da şerefsiz, tercih sizin :) doğdu, büyüdü, artık neredeyse yürüyor. Rüzgar'ın yeni kameramızla çektiğim ilk videosu ("Rüzgar'ın keyfi yerinde"), bundan 2 ay öncesini resmediyor. Orada beyimiz yerde dönmekten bile acizdi... Şimdi mi? Bırak emeklemeyi, kendi kendine oturmayı; sehpaya tutunup kalkıyor, bir ucundan diğer ucuna neredeyse desteksiz ilerleyebiliyor. Öpücük benzeri bir hareket yapabiliyor ve canı istedi mi el sallıyor :D

Hem zaman çok çabuk akıyor, hem de bizimki hızlı ilerliyor galiba. Yetişmek imkansız. Bakarsınız doğum gününde insanların karşısına yürüyerek çıkar, pastasının mumlarını üfler, hediyesini alınca yanağa ufak bir öpücükle teşekkür eder...

Güzel oldu güzel :)

Not: Narecim de dün, bir önceki yazıya yorum eklemiş. Kalp kalbe karşı heralde; aynı günlerde blog'u hatırlayıp yazmamızın başka açıklaması olabilir mi? Biraz boşladık, ama bu sayfayı canlı tutmakta kararlıyım. Yakında hem yeni videolar hem de yeni resimler sayfadaki yerlerini alacaklar...